27 Eylül 2017 Çarşamba

Unicycle

Ben geldim. Dopdolu. Konsantre duygu yükü olarak geldim. Nasıl gideceğim bilmiyorum. Gidebilecek miyim onu da bilmiyorum.
Acaba toparlayan o muydu beni yoksa daha çok dağıtan mıydı? Sevmek neden bu kadar can acıtıyor?
Kendimle ilgili bir teorim var; yapayalnız büyüyen bir çocuk olarak içime kapandım, yaşadıklarım beni daha az güvenen bir insana dönüştürdü ve bütün bunları maskeleyip topluma ayak uydurmak adına o "toplum"un neşesi oluverdim! Bu yüzden etrafımda çok insan oldu, ve kendimi yakın hissettiklerime açıldıkça içimdeki karanlığı görüp birer birer kaçıverdiler!..
Hani yalnızlık Allah'a mahsustu? Öyleyse neden benim en yakın arkadaşım, can dostum yalnızlığım olmuştu? Peki ben neden hiç kimseye tam anlamıyla kendimi bırakamıyorum?
Depresyon üzerinde tek tekerlekli bisikletle gezdiğim bir ip oluverdi. Her an düşebilirim. Düşersem ne olacağı meçhul, düşmeyeceğimin garantisi yok. Sahi bizi bu hale ne getirdi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder