19 Şubat 2016 Cuma

Günün Şarkısı

Bunlar hep Martin Wallströmle başladı. Bill Skarsgårdla da buralara geldik.

7 Şubat 2016 Pazar

A Way of Life

Merhaba.
Şu an biraz iç hesaplaşmalar içerisindeyim.
Hayır önemli bir gün değil. Bayağılaşmış hayatımdan bir kesit sadece. Depresyondan çıkıyormuş gibi gelişmeler kaydetsem de ara ara mavi bana el sallıyor gizlice 'Ben hep burada olacağım.' der gibi. Belki de bağışıklık kazandım. Her neyse sonuç paragrafını başa koyup hikayemi baltalamak istemiyorum. Ya da gereksiz ayrıntılarla konuyu saptırmak. Zaten hep yaptığım bu değil mi?
Eski fotoğraflarıma bakıyordum, kardeşimle olan komik videoları bulmak için. Sonra bir ekran görüntüsü buldum. Bir mesajlaşmadan aldığım. Hani şuursuz olduğumuz ve hiçbir bok anlamadığımız zamanlar olur ya. Öyle bir zamandan kalma. Bana yapılan bir günah çıkarma ve benim kayıtsız tutumum. Kayıtsızlığım yüzünden suçlanmam. Okuduğum her cümle biraz vicdani mastürbasyon. Neden kayıtsız tutumumu bozayım ki? Ben platonik aşkların insanıyım. Kendimi korumaya o kadar alışmışım ki acı bile benden olsun istiyorum. Sonra da gidip kendime en büyük zararı vererek seviyorum. Seviyordum. Hayatımda sadece 1 kere ilişki yaşamaya çalıştım. Hem de tahmin edemeyeceğim kadar çok severek. O kadar çok sevdim ki attığım her adımda biraz daha zehirleneceğimi bilerek koştum kollarına. Hayatım boyuca istediğim her şeye sahipken vazgeçtim birer birer. Beni ben yapanlardan. Peki o kadar aşık mıydım? Peşinden koşacak kadar? Kapısında yatacak kadar? Hayır. Ama ayrıldığım gün bile, ilk aşkımı itiraf ettiğim gün kadar, hatta daha fazla seviyordum. İlk defa birinin gözlerinin içine bakıyordum kaçmadan. Utanmadan uyuyordum kucağında bebekler gibi güven içinde. Hoş, benim gibi horlayan birine Serçe Kuşum diyorsa o da seviyordu demek. O zaman neden yetmedi sevgimiz? Niye beni baktığım aynadan bile kıskandı?
Anlayamıyorum. Belki kafam basmıyor. Sigara gibi tükendik. Ben tükendim. Biz'i oluşturan tutkumuz kabusumuz oldu. Tabi ki de ben ayrıldım. Güçlü olan taraf bendim. En azından ona öyle geliyordu, bana attığı son mesaja bakacak olursak. Hiçbir zaman gözyaşımı görmedi. Öyle demiştim ona. "Bir gün gidersem senin yüzünden olacak ve asla gerçekten ne hissettiğimi bilemeyeceksin. Yanından bir yabancı gibi geçip gideceğim, Sana verebileceğim en büyük ceza bu olacak." Çok iyi oynadım yabancıyı. Ödün vermedim. Hiç yaşanmamış gibi davrandım. Ama acıdan hasta oldum. O hayatına başka insanlar sokarken ben kendimi aradım. Toparlanmam ilişkimden daha uzun sürdü. Hala etkileri devam etmekte. O bana attığı mesajlarda ne kadar duygusuz olduğumdan bahsederken 3 ayrı yerde psikolojik tedavi görüyordum. Ama kötü olan bendim. Tü kaka bana. O dağlara taşlara vurdu acısını. Bense daha yeni sildim 4 sene önceki fotoğraflarımızı.
Yanlış anlaşılma olmasın. Pişmanlıktan başka bir şey hissedemiyorum ona karşı. Ama artık kaldıramayacağım kadar ağırlaştı bu yük. Artık yeniden sevebilmek istiyorum. Kaçmayayım istiyorum. Keşke bunları yüzüne karşı söyleyebilsem. Sanki söylersem artık lanetim kalkacakmış gibi. Hastalığım geçecekmiş gibi. Bilmiyorum.
Bildiğim tek şey artık tamamen çıkardım onu hayatımdan. Bu da onu düşündüğüm ve ondan bahsettiğim son yer olacak.
İyi uykular